Yatırım yapmak insanlığın başlangıcından itibaren insanlık ile farklı şekillerde gelişip evrilerek bugün ki halini hali almıştır. İlk zamanlardaki insanların yatırım olarak değerlendirilen faaliyetleri daha çok bir değeri saklama veya o değeri koruma üzerine gelişmişti. Bunları dönemin popülaritesine göre değerli olan madenlerde ya da değerli aletler üzerinde bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde gerçekleştirmişlerdir. Günümüzde ise yatırım yapmak kavramı kabaca yine aynı mantık üzerine kurulu değer saklama. İnsanlar değer saklama amaçlı altın, gümüş gibi kıymetli madenlerin yanı sıra hisse senedi, bono, tahvil gibi enstrümanlar kullanarak elinde bulunan değerin zamana karşı olan (yani enflasyon) değerini korumaya çalışmaktadırlar. Günümüzde geçmişten farklı olarak elinizde bulunan değerin üzerine fiyat dinamiklerine göre yeni bir değer ekleme durumu da söz konusudur. İnsanlar ellerinde olan varlık sınıflarını haber akışı veya global trende göre yüksek getiri amaçlı farklı sınıflara kaydırmaktadırlar. Genel olarak yatırımın tarihinden ve ana amaçlarından bahsettikten sonra gelelim başlığımızdaki soruya, neden yatırım yaparız? bu soruya herkesin cevabı farklı olsa da yatırımlarda bazı ortak amaçlar söz konusudur. Yatırımların en belirgin orta özelliklerinden birisi paranın zaman maliyetinin üzerinde getiri ile alım gücünü koruyabilmek ya da daha da arttırabilmektir.
Peki paranın zaman maliyeti ya da değeri nedir?
Paranın zaman değerini şu şekilde tanımlayabiliriz, günümüzdeki paranın gelecekte alınacak para toplamından daha değerli olduğunu belirten temel bir finansal kavramdır. Örnek ile açıklamak gerekirse; şu an elinizde bulunan 10.000 TL ile bundan 5 yıl sonra elinizde bulunacak olan 10.000 TL aynı değere sahip olmayacaktır. Evet miktar olarak aynı çokluğu ifade etse de alım gücü açısından aynı değeri ifade etmemektedir. Yani şimdiki 10.000 TL ile aldığınız ürün veya hizmetleri bundan 5 yıl sonra elinizde bulunacak olan 10.000 TL ile alamayacaksınız. Çünkü 5 yıl içerisinde o ürün ya da hizmetlerinde değeri ortalama enflasyon kadar artacaktır. O yüzdendir ki insanlar şimdi ellerinde olan 10.000 TL ile yatırım yaparak gelecekteki alım gücünü korumaya çalışmaktadırlar. Bu konuyu daha kolay anlamak için şu örneği kullanabiliriz. Her yıl borsada kenara koyduğunuz 6000 TL ve yıllık yüzde 10 enflasyon ve 15 getiri ve yüzde 6 temettü verimi ile 25 yılda toplam 4.073.998 TL kazanmış olursunuz. Ancak bu değerin bugün ki karşılığı ise 369.095 TL’dir. Bu konuda daha detaylı bilgi için temettü emekliliği yazısını okuyabilirsiniz.

Peki insanlar ne gibi araçlar kullanarak ellerinde var olan paranın alım gücünü koruyabilirler?
Bu konuda ilk bahsedeceğim başlık enflasyon olacak. Çünkü paranın alım gücünü koruyabilmek için insanlar en az enflasyon kadar getiri elde etmek zorundadırlar. Enflasyon değerinin üzerindeki her değer alım gücünü bir üst noktaya taşır. Bunun için kullanılan en bilenen araç borsadır. Borsada şirketlere yatırım yaparak onların faaliyetlerine ortak olunmuş olur ve onların zaman içerisindeki değer kazançlarından paylar alınır. Borsada temel analiz ile şirket incelemesi yapılır ve eğer beklentileri karşılayan bir şirket ise ona yatırım yapılır. Borsada sadece temel analiz ile işlem yapanların olduğu bir yer değildir. Alım satımlara günlük olarak yapanlarda söz konusudur. Ancak kısa vadede fiyat tahmini yapmak benim gözümde şans oyunu oynamak gibidir. O yüzdendir ki kısa vadede al sat yaparak zengin olan ya da sürekli olarak parasını katlayan insan yok denecek kadar azdır. Ancak ve ancak ayağı yere sağlam basan analizler ile ayakta kalabilir ve paranızın alım gücünü koruyabilirsiniz. O yüzdendir ki borsayı tanımlarken şu sözleri kullanırım; “Borsa elinizde olan bir değerin üzerine değer koyma yeridir, oyun yeri değildir!”